Monday, April 29, 2013

'Ne Geldiği Yeri Biliyor Ne de Gittiği'

Bu Anglosakson deyimi, kapitalizmi, en azından Batı’daki biçimiyle, çok iyi tanımlıyor.
Egemen kriz yönetim modeli beklenen etkiyi yapmıyor. Ama ortada başka bir model de yok! Bu alanda son tartışmalar absürt sonuçlar üretmeye başlıyor.
Rolling Stone dergisinde yayımlanan bir araştırma, mali “piyasaların” aslında bir avuç bankanın çiftliğine dönüştürülmüş olduğunu gösteriyor.

Yqzının devamının okumak için "tık"layınız 

Monday, April 22, 2013

Bir Hegemonya 'Düzeni' Aranıyor

Dünya ekonomisinin, uluslararası ilişkilerin “düzeni” bozulmaya devam ediyor, yerleşik güç merkezlerinde kaygı, korku artıyor. İyi bir örnek olarak ABD’de savunma, jeopolitik konularında isim yapmış Robert Kaplan’ın “Dünya Bir Anarşiye Doğru Gidiyor” başlıklı yazısı (Stratfor, 18/04/2013) üzerinde düşünebiliriz.

Kaplan’a göre bu gidişi durdurmak için hegemonya kuracak bir güç gerekiyor. Bu güç (hegemon) bir düzen getiriyor. Ancak bu düzenin gelebilmesi için eşitlik, ulusal egemenlik, bağımsızlık gibi kavramların unutulması gerekiyor. Geçen yıl ocak ayında bir yazımda “liberal kapitalizm için demokrasi ne kadar gerekli” sorusuna olumsuz cevaplar veren tartışmaları aktarmıştım. Sanırım, unutulması gerekenler listesine “demokrasiyi” de eklemek gerekiyor.


Anarşi, istikrar, hiyerarşi

 (...)

Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

Monday, April 15, 2013

Thatcher Mitolojileri

Hafta boyunca televizyonlar, gazeteler, Thatcher’in ne kadar büyük bir politikacı olduğunu, “bakkalın kızının” İngiltere’yi nasıl kurtardığını anlattılar. Hafta, Thatcher’in “yaptığı, söylediği her şey doğruydu”, “başka seçenek yoktu” yavşaklıklarını dinleyerek geçti. Sokaklardaki “cadı öldü” partileri de midemin bulantısını azaltmadı.

“Aman ne güzel” diye düşündüm, “bireyi vurgula, sınıfı, ekonomik sistemi gizle”! Bu yüzden sokağa çıkıp “cadı öldü” partisine katılmak da gelmedi içimden. Thatcher dönemini yaşadım. Emekçi sınıfların, maden işçilerinin yaşam dünyalarının yıkılışını, direnenlerin polis copları, atların ayakları altına ezilişini, BBC’nin olanları işçileri suçlayacak biçimde tahrif edişini gördüm. Polisin, kültür endüstrisinin, medya makinesinin acımasız saldırısı, postmodernizmin, neoliberal konsensüsün birbirini besleyen yükselişi, bir düzenlemeci parti olmasına karşın hâlâ işçi hareketini kontrol eden sosyal demokrasinin tükenişi, SSCB’nin kimliğinde “sosyalizmin” çöküşü, komünist hareketin parçalanmışlığı olmasaydı “Thatcher olayı” da olmazdı. 

Tüm bunları söylemek, neredeyse
“Thatcher olayının” aslında olmadığını söylemek anlamına geliyor. Peki “olaya” benzeyen şey aslında neydi?

Yazının devamını okumak için "tık"layınız

Monday, April 08, 2013

ABD Asya’ya, Çin Batı’ya…

Obama, 22 Mart günü Ortadoğu gezisini tamamlarken, Çin’in yeni Devlet Başkanı Xi Jinping ilk dış politika gezisine Rusya’dan başlıyordu. İkinci durak, Güney Afrika. Sırada Tanzanya ve Kongo Cumhuriyeti ile Afrika olacaktı. Tartışmalar, Çin Batı’ya doğru açılarak yükselmeye devam ederken “ABD’nin yerini alacak yeni bir hegemonya merkezi olmaya doğru mu gidiyor” sorusu üzerinde yoğunlaştı.

Bu soruya cevap ararken, yalnızca ekonomik büyüklükleri değil, Çin kapitalizminin yapısal özelliklerini, kurmakta olduğu uluslararası bağlantıların niteliklerini de değerlendirmek gerekiyor.


Yazının devamını okumak için "tık"layınız 

Monday, April 01, 2013

Ortadoğu Isınmaya Devam Ediyor

Bölgedeki siyasi hava ısınıyor. Ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel boyutlarıyla devletler arası ekosistemi sarsacak yeni bir kriz mayalanıyor.

İki hafta önce pazartesi ve çarşamba yazılarımda bu konuya, yıkılan “imparatorluklar”, “devrilen çöp tenekeleri” benzetmeleriyle değinmiştim. Bu bağlamda, eski Japonya Savunma Bakanı Yurike Koiki’nin, Ortadoğu’nun siyasi ekosisteminin bozulmaya başlamasının arkasında, bölgede şekillenen bir “iktidar boşluğu var” (The Daily News, 28/03) gözlemini vurgulayarak devam edebiliriz.

Bu iktidar boşluğu şu üç vektörün bileşkesinde oluşuyor.
(...)
Yaının devamını okumak için "tık"layınız