Thursday, February 01, 2007

Davos Notları- III (Davos’a gitmeden)

Küresel Isınma, acil durum, eyleme çağrı

Uluslararası şirketlerin liderleri nihayet küresel ısınma tehlikesinin ayırtına varmış görünüyor. Bu yıl Dünya Ekonomik Forumunda küresel ısınmayla ilgili olarak 17 toplantı düzenlenmiş. Birinci gün, Dünya Bankasi eski baş ekonomisti, Sir Nicholas Stern’in geçen yıl büyük yankı yapan iklim değişikliği raporunu anlattı. İkinci gün “İklim değişikliği: Eyleme çağrı” başlıklı bir toplantı ilginç tartışmalara sahne oldu.

Eyleme Çağrı toplantısının oturum başkanlığını yapan, Financial Times’dan Martin Wolf, sözlerine “20 yıldır tartışıyoruz ama karbon gazları üretimi, hala artmaya devam ediyor” saptamasıyla başladı. ABD’den Berkeley Ulusal Laboratuarından Steve Chu, sorunun gittikçe ağırlaşmakta olduğuna, ABD’nin gelişmekte olan ülkelerden kişi başına iki kat daha fazla enerji kullandığına, dikkat çekti. Biyo yakıtların önemine, karbon gazlarının üretimine sınır konması gereğine vurgu yaptı. Chu hükümetlerin iş çevrelerine açık ve belirgin sinyaller vermesi, gerçekçi bir süre tanıması halinde firmaların gereken uyumu gerçekleştirebileceklerini, Buz dolabı endüstrisinden bir örnek vererek, savundu.

Çinli Halk Cumhuriyeti’nden konuşmacı, Zang Ziaquang, esas olarak Çin’in uygulamalarını, “başarılarını” anlattı, ama kirliliğin tarihsel olarak ve hala ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelerden kaynaklandığına dikkat çekti. Ziaquang, uluslararası işbirliğinin önemini, yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesinin, teknoloji transferinin kolaylaştırılmasının, hatta uluslararası mali yardımın gerekli olduğunu vurguladı. Hindistan’dan Monteg S Ahluwalia da, Ziaquang’ın konuşmasına paralel temaları ve savları içeren bir sunuş yaptı. Ahluwalia, kirlenmenin tarihsel sorumlusu olan gelişmiş ülkelerin hala kendilerine düşeni yapmadıklarının, Kyoto hedeflerini bile tutturamadıklarının altını çizdi. Buna karşılık gelişmekte olan ülkelerin gelişmelerini kısıtlayacak tedbirler dayatmak istediklerinden yakındı, uluslararası işbirliğinin, nükleer enerjinin, temiz kömür kaynaklarının geliştirtmesinin önemini vurguladı. O da Ziaquang gibi, devlet müdahalesinden çok, teşvik ve teknolojik gelişme üzerinde durdu, Batıdan mali yardım gereğine değindi.

Kaliforniya Eyalet Meclisi Başkanı Fabian Nunes, son on yılda ABD de karbon gazi üretimi hızla artarak, Kaliforniya’da artışın neredeyse sıfır olduğuna dikkat çektikten sonra, esas olarak, gerekli yasal adımların atılmasının devlet müdahalesinin gereğini, vurguladı. Nunes “bir çok açıdan bir ulus devlete benzeyen Kaliforniya’da” Federal hükümeti beklemeden kendilerinin gerekenli yapmaya başladıklarını, en büyük kirleticiler üzerinde yasal yollarla baskı oluşturduklarını söyledi. İş çevrelerinin görüşlerini aktarmak da bir İsviçre sigorta şirketi olan RE’nin genel müdürü Jacques Agrain’e düşmüştü. Agrain’e göre, makro düzeyde küresel ısınma bir gerçek, bu gün tedbir almak, gelecekte sonuçlarıyla uğraşmaktan daha ekonomik. Mikro düzeydeyse, Agrain, sözlerine “teknoloji dostumuzdur” sözleriyle devam etti. Ancak daha kolay transfer edilebilmeli, Doha Raundu’nda biyo yakıt alanında gelişmekte olan ülkelere daha fazla olanak sağlanmalıydı. Hızla yaşlanmakta olan Batı açısından adeta bir emeklilik sigortası olarak görülebilecek, genç nüfuslu, Çin, Hindistan gibi Asya ülkelerinin büyüme potansiyelleri asla engellenmemeliydi. Agrain’in konuşmasında “önleyici tedbirler” almanın gereğine, planlamaya vurgu yapılmasına karşılık piyasa koşullarına hiç bir gönderme yapılmıyor olması ilginçti.

Martin Wolf, toplantıyı kapatırken, tartışmaları, “sorunu çözebiliriz, karbon üretimine sınır getirmek zorundayız, teşvik ve büyük teknolojik yatırımlar gerekiyor, gelişmekte olan ülkeler sürece katılacaklar, eğer gereken mali desteği sağlayabilirsek” sözleriyle özetledi.

No comments: